12 Ekim 2009 Pazartesi

Istanbul'da oynamadı NBA'e yıldız oldu


Yıl 1988, yaz ayları… Her sene ligin otomatik şampiyonluk adayları arasında sayılan, ama bir önceki sezon play-off’un ilk turunda elenerek yarışa erkenden havlu atan Efes Pilsen çok iddialı. Koç Aydan Siyavuş, İTÜ’den Levent Topsakal’ın transfer edildiğini görüp, rahat bir nefes aldıktan sonra ABD’nin yolunu tutuyor. Amacı, skorer bir Amerikalı bulabilmek. Siyavuş yaz liglerinde birkaç hafta gezindikten sonra, İstanbul’a beklenen iyi haberi yolluyor: “Tam istediğimiz adamı buldum. Power forvet ama dışarıdan da etkili. Ayakları çok çabuk. Bire birde herkesi yener. Zaten NCAA sayı krallığında üçüncü olmuş”.

Rahmetli Siyavuş’un “tam bize göre” diye tarif ettiği adam Anthony Mason… 2.03 boyunda, yaklaşık 115 kilo, Tennessee State mezunu, solak. Vücudunun üst kısmının müthiş iri ve güçlü, buna karşılık bacaklarının ince olması ilk bakışta komik bir görüntü.

Pazarlıklar pek uzun sürmüyor; Efes, menejerin istediği 75 bin doları kabul ediyor ve Mason Eylül ayında İstanbul’a iniyor. Buraya kadar her şey güzel… Ancak bu arada Murat Murathanoğlu’nun Siyavuş’a “Abi, bu adam sahada iyidir de, saha dışında sık sık başı belaya girer. Ben onun problemli bir oyuncu olduğuna dair bir sürü şey okudum. Sen bu Mason’a fazla dayanamazsın” demesi, tecrübeli çalıştırıcının keyfini kaçırıyor. Ama olan olmuş, imzalar atılmış, o saatten sonra daha iyi bir alternatif bulma şansı da yok.

O sıralar çalışmakta olduğum Gelişim Spor dergisinde sezon öncesi takımları tanıtabilmek için antrenmanları ve hazırlık maçlarını izliyorum, koçlarla konuşuyorum. Tek yabancıya izin verilen ligde Çukurova, tercihini Baylor mezunu Darryl Middleton’dan yana kullanmış. Çukurova koçu Halil Üner, “Middleton 55 bin dolar ama Mason’dan çok daha iyi. Zaten kolejde karşılıklı oynadıkları maçlarda ona hep üstünlük sağlamış” diyor. Fenerbahçe’de zaten “Örümcek Adam” Pete Williams, Eczacıbaşı’nda daha sonraları ligimizde gerçek bir efsaneye dönüşecek Larry Richard var. Galatasaray, İspanya Liginden 2.10’luk kule Art Housey’i getirmiş, Tofaş’ın yabancı transferi NBA kariyerli Steffond Johnson… Sabırsızlıkla sezonun açılmasını bekliyoruz.

Lig başlıyor ve ilk iki haftada Efes, Fener ile Tofaş’ı kıl payıyla yenmeyi başarıyor. Ancak Aydan Siyavuş, pota altını emanet ettiği Mason-Emir Turam ikilisinden pek memnun değil. Fenerbahçe maçında Pete Williams-Can Sonat, Tofaş maçında Steffond Johnson-Efe Aydan çiftleri Efes potası altında cirit atıyor. Tecrübeli koç, savunmada elini kaldırmayan, sadece top eline geldiğinde en kolay yoldan sayı bulmaya oynayan Mason’u sık sık kenara çekip fırçalıyor. Bu sert çıkışlara genç Amerikalı ne kadar kulak veriyor, belli değil.

O zamanlar bir haftasonunda en az 4-5 birinci lig maçına ev sahipliği yapan Spor Sergi’nin kantini önünde karşılaştığım Mason, genelde mutlu-mesut görünüyor. Boynunda, af buyurun köpek tasması büyüklüğünde altın bir kolye, ucunda bakla kadar harflerle “Mason” yazıyor. İlk transfer taksitini alır almaz, Kapalıçarşı’nın yolunu tutup, altına yatırım yapmış bizimki…

Haftalar ilerliyor ve Mason-Siyavuş diyalogunda ilk fırtına, Koraç Kupası maçında, Zadar’da patlıyor. Mason savunmayı ve geri koşmayı tamamen boşlayınca Zadar, Efes’i 39 farkla mağlup ediyor. Rövanşta ne kadar yırtınsan boş… Avrupa rüyası daha ikinci turda finito.

Bir iyi-bir kötü derken Ocak ayını buluyorlar. Arada Mason’un Aksaray’da saçma sapan pavyonlarda görüldüğünü duyuyoruz. Bir-iki defa idareciler tarafından karakollardan toparlanıyor. Hatta bir gece Yeşilyurt’taki evinde iyice kafayı bularak, davetlisi olan kadınları yaka paça dışarı attığı, hızını alamayıp, salondaki kanepeyi balkondan sokağa fırlattığı bir şehir efsanesi halinde konuşuluyor. Mazbut kulüp Efes Pilsen, ne kadar saklamaya çalışsa da, mızrak çuvala sığmaz hale gelmiş…

İşte o günlerde kaybedilen bir maçtan sonra Aydan Siyavuş, takımın iznini iptal ediyor ve hem ceza idmanı, hem de toplantı koyuyor. Toplantıya, Mason elinde koskocaman bir palayla geliyor. Belli ki Kapalıçarşı ziyaretleri sadece kuyumcularla kısıtlı değil, antikaya da merakı var oğlanın!.. Siyavuş, tane tane konuşarak oyuncularının hatalarını anlatmaya koyulurken, Mason palasının ucuyla dişlerini karıştırmaya başlıyor. Bu bir mesaj mı, tehdit mi, bilinmez ama bardağı taşıran son damla oluyor ve toplantı sonrası Mason’un bileti hemen kesiliyor.

Bugünden bakınca, Miami’de doğmuş, Amerika’nın güney eyaletlerinde büyümüş ve Efes’e gelmeden önce hiç ülkesinin dışına çıkmamış bu cahil taşra delikanlısının, omzuna konan talih kuşunun farkında olmadığı anlaşılıyor. Mason, Türkiye’den ayrıldıktan sonra Venezüela’da ve o dönemde Amerikan basketbolunun ikinci ligi sayılabilecek CBA’in çeşitli takımlarında süründü. Üç yıl sonra şansı bir kez daha güldü ve New York Knicks koçu Pat Riley, yaz kampında kendini yerden yere atan bu sert adama bir kontrat önerdi. 1991-96 arasında New York’ta forma giyen ve bu süreçte iki kez NBA finalinde oynama onuru yaşayan Mason, 1995’te de ligin en iyi altıncı adamı seçildi.

Anthony Mason, Türkiye’de tutunamadığı halde kariyerini daha sonra NBA’de sürdüren ve önemli başarılara imza atan ilk, belki de tek oyuncudur. Ne tuhaf! İstanbul’dayken savunmada elini bile kaldırmadığı ve geri koşmadığı için eleştirilen Mason, NBA’de hep savunma sertliğiyle ve gerektiğinde parkeye burun üstü atlayan özverili oyuncu kimliğiyle şöhret yaptı. Charlotte, Miami ve Milwaukee duraklarından sonra kariyerini 2003’te noktaladı. Oğlu Anthony Mason Jr ise şu anda St. John’s Üniversitesi’nde ailenin basketbol geleneğini sürdürmek için ter döküyor.

MERAKLISI İÇİN NOTLAR: O sezon şampiyonluk, Orhun’lu, Tamer’li ve Larry Richard’lı Eczacıbaşı’nın oldu. Tıpkı bir yıl önce olduğu gibi… Finalde Eczacıbaşı’nın rakibi Middleton’lu Çukurova’ydı. Kariyerinin zirvesinde Barcelona, Badalona ve Panathinaikos gibi devlerin formasını giyen Darryl Middleton, 43 yaşına geldi ama hala basketbola doyamadı. Şu anda İspanya İkinci Ligi'nde, St. Joseph Girona takımında… Steffond Johnson’da büyük hayal kırıklığı yaşayan Tofaş, o yıl haftalar önce ligden çekilmiş olan Tekirdağ Salat’ın ardından küme düşen ikinci takım oldu.

Yiğiter Uluğ

2 yorum:

mondo trasho dedi ki...

taner korucu ile vakası vardı bu adamın sanırım. sinir olmuştu sahada ve terketmişti salonu hatta.

Cenky dedi ki...

Çocukluğumuzun efsaneleri gözümün önünden film şeridi gibi aktı. Hüzünlendim ziyadesiyle. Yaşlanıyoruz artık galiba. Tam 21 sene önceki olay ve ben çok net hatırlıyorum anlatılanların çoğunu gazeteden okuduğumu. Vay arkadaş!

Ellerine Sağlık Yiğiter Uluğ!